TÜRKÜLER -Çağatay Alp
Eli kulağında, ozan dilinden
Yürekten süzülür, gelir türküler
Dökülsün yeter ki, her bir kelâmı
Sevdalar menbağı, olur türküler
Yöre yöre, farklı farklı söylenir
Girer yüreklere, orda eylenir
Sevgi, sevda ile, aşkta boylanır
Çıkmaz yüreklerde, kalır türküler
Bazen ağıt olur; yaşatır acı
Bazen yaralara, sürer ilacı
Türkü âşıkların, başının tacı
Gülü gülde arar, bulur türküler
Köroğlu dilinde, görklü heybettir
Veysel’in sazında, farklı lezzettir
Namustur, şereftir; töre, izzettir
Kıyametle ancak, ölür türküler
Çoban kavalında, inleyen nağme
Kızı, kısrağında; sürmeden döğme
Kutlu rahmet gibi, yürekten yağma
Esrik esrik telde, çalar türküler
Alır da götürür, her bir mısrası
Koyar gurbetlere, gösterir yası
Bazen de güldürür, olmaz tasası
Gözlerin içinde, güler türküler
Duygular içeri, söylenir özden
Kelâmı kibarca, beslenir sözden
İçli içli çıkar, çalınan sazdan
Hasreti hasrette, böler türküler
Kötülük dilemez, güzeldir demi
Umardır sevgiye; çaldığı emi
Onarır duyunca, derin yaremi
İnsana insanlık, diler türküler
Erzurum’da bar olur, Ege’de Efe
Halay başı bazen, düşer selefe
Asırlardır uğramadı telefe
Kalplerden kalplere, dolar türküler
Dünden geldi yürek yürek bugüne
Çevirdik sözünü, toylu düğüne
Uzattık dalını, ırak Eğin’e
Ötelere miras, salar türküler
Çağatay ALP